metabolik-sendrom-kapak
metabolik-sendrom-kapak

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD), metabolik sendromu, “İnsülin direnciyle başlayan abdominal obezite, glikoz intöleransı (DM), dislipidemi, hipertansiyon ve koroner arter hastalığı (KAH) gibi sistemik bozuklukların birbirine eklendiği ölümcül bir endokrinopatidir.” olarak tanımlıyor.

blaxy reklam görseli blaxy reklam görseli

Dünya Sağlık Örgütüne Göre Metabolik Sendrom Tanı Kriterleri:
-BKI’nin 30 dan büyük olması (Normal: 18,5-24)
-Trigliserit değerinin 150 den büyük olması (Normal:150 den küçük olması)
-Kan basıncı: Hipertansiyon bulgusu
-Glikoza bakılacak olursa: Tip 2 DM veya (IGT) bozulmuş glikoz toleransı
-HDL (iyi kolesterol):erkeklerde 35’ten küçük ve kadınlarda 40’tan küçük olması (Normal: Erkeklerde 45’ten büyük ve kadınlarda 55’ten büyük olması)
-Bel çevresi: Erkeklerde 102’den büyük veya eşit, kadınlarda 88’den büyük veya eşit (Normal: Olması gereken değerler bu rakamlardan küçük olmalıdır.)
Tanı koymak için gerekli olan;
-DM tanısı olmalı veya (ıgt) bozulmuş glikoz toleransı ve bunun yanında yukarıda verilenlerden diğer herhangi 2 tanesi olmalıdır.

metabolik-sendrom
metabolik-sendrom

Yukarıdaki tanı kriterlerini şimdi gelin beraber yorumlayalım;

Metabolik sendrom diye tanımlanan durum, birbiriyle bağlantılı olan rahatsızlıkların art arda meydana gelmesidir. Aslında buna sebep olan en önemli risk faktörü ve kriter elbette kilo alınmasıdır. Alınan kilo ile beraber, bel çevresinde bir artış meydana gelir. Bel çevresindeki artışla vücutta iç yağlanma da başlamıştır. Bununla beraber insülinin bozukluğundan hücrelerin insüline yanıt verememesi ve insülinle taşınan şekerin kana ve idrara geçişi ile şeker hastalığı (dm) oluşmuştur. Fazla kilolar damarların da tıkanmasına neden olur. Bu da haliyle damar çeperi basıncını değiştirir ve kişide hipertansiyon dediğimiz yüksek tansiyon da oluşmuştur.

Kilo kontrolünün öneminin metabolik sendrom konusunda bir kez daha arttığını düşünüyorum. İdeal kilonun 1 kg üstüne çıkılması bile aslında vücudumuza zarardan başka bir şey değildir. Vücudumuz sistemli çalışan bir fabrika gibidir. Bu benzetmeyi her yerde duymuşuzdur: Fabrikayı gözümüzde canlandırırsak belli bir düzen ve sistem vardır. Bu sistemde meydana gelen küçük bir bozukluk beraberinde diğer işleyişi de bozacak ve değiştirecektir. Dikkat edilmesi gereken nokta sistemde hata olmasını önlemektir. Vücudumuza dönecek olursak, bizim yapmamız gereken de bu işleyişin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlamaktır.

Metabolik sendrom kompleks olduğundan, beslenme tedavisi biraz daha spesifiktir. Çünkü biliyoruz ki bazen bir rahatsızlığa iyi gelen bir besin başka bir rahatsızlığın şiddetini artırabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta hepsine iyi gelecek besinler tercih edilmesidir. Şimdi bunu tedavi başlığı altında detaylandıralım:

Metabolik Sendromda Tedavi

Tedavi planında kilo kaybı, fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme programı ve elbette yaşam tarzı değişikliğidir. Neden yaşam tarzı değişikliği?

metabolik-sendrom-tedavi
metabolik-sendrom-tedavi

Sayısal verilerden yararlanarak vereceğim bu bilgi ve yorumlama ile yaşam tarzında değişikliğe gidilmesi konusunda hepimiz hemfikir olacağız.
“Ülkemizde yapılan bir çalışmada, MetS (Metabolik Sendrom) tanısı konmuş bireylerin,
-%84.9 unun kilo vermediği
-%66.4 ünün sigara ve %6.8 inin alkol kullandığı
-%38.4 ün tuz kısıtlaması yapmadığı (sadece %2.1 in , diyetlerinde yeterli miktarda potasyum,kalsiyum ve magnezyum aldığı)
-%84.2 sinin diyetlerinde doymuş yağ ve kolesterol kısıtlaması yapmadığı
-%91.8 inin fiziksel aktivite yaptığı belirlenmiştir.”

Tedavide Kilo Kaybının Önemi

Kilo kaybı haftada 0.5 veya 1 kg gidecek şekilde olmalı, hastanın harcadığından daha az kalori verilmelidir ama burada dikkat edilecek husus bazal metabolizmanın altına inilmemesidir. Çok düşük kalorili diyetler kişilerde az zamanda hızlı sonuç aldırır fakat bu yaşam tarzı haline gelmez ve bırakıldığında da kişiye kilo aldırır. Önemli olan aç kalmadan sağlıklı bir şekilde uzun vadede kalıcı kilolar vermektir.

blaxy reklam görseli blaxy reklam görseli

Diyetteki karbonhidrat ve yağların tipi önemlidir. Karbonhidrat grubunda şeker azaltılmalı hatta kısıtlanmalı, rafine edilmiş ve işlenmiş besinlerden uzak durulmalı, posa içeriği yüksek ve glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Günlük enerjinin %45-55’i karbonhidratlardan sağlanmalıdır.

Yağ grubunda ise trans yağ, margarin ve doymuş yağlardan mümkün oldukça uzak durulmalıdır. Bunun yerine zeytinyağı gibi doymamış yani bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Günlük enerjinin %25-35’i yağlardan sağlanmalıdır. Yağlar, tokluk hissi vermelerinin yanı sıra A,D,E,K gibi yağda eriyen vitaminlerin vücutta kullanılmasını sağlar bu yüzden mümkün oldukça yağlarda sınırlama yapılmamalıdır.

Protein alımı ise %15 civarında olmalı ve bu kaliteli proteinlerle karşılanmalıdır. Proteinler tokluk hissi yarattığı için zayıflama diyetlerinde faydalı olur. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki kaliteli proteinler hayvansal kaynaklarda vardır. Bu da doymuş yağ alımını tetikler bu konuda dikkatli olunmalıdır. Elbette bitkisel protein alımı da artırılmalıdır.
Vitamin ve mineral alımı da oldukça önemlidir. Gerektiği kadar alınmalıdır. Yapılan bir çalışmada kalsiyum içeren süt ve süt grubunu düzenli olarak tüketen kadınlarda metabolik sendrom prevelansının düşük olduğu saptanmıştır. Yine yapılan başka bir çalışmada magnezyumdan zengin diyetin, kardiyometabolik sağlığı olumlu etkilediğinden söz edilmiştir.

metabolik-sendrom-tedavi
metabolik-sendrom-tedavi

Posa alımı da önemlidir. Sebze ve meyvelerle veya kompleks karbonhidratlarla posa ihtiyacı karşılanabilir. Günlük alınması gereken posa düzeyi 30-35 gramdır.
Hipertansiyon ve ödemi olan bireylerde tuz kısıtlanmalıdır. Tuz oranı yüksek salamura besinler, turşu, zeytin vb. tüketilmekten kaçınılmalıdır. Hipertansiyon tedavisi için DASH diyeti önerilir.

Öğün planlamasında da altın kural, her zaman değindiğim az az ve sık sık beslenmedir. Bununla beraber elbette porsiyon kontrolü sağlanmalıdır. Bireyin bütün öğünlerde, 4 yapraklı yonca kuralına uyarak sağlıklı tabak oluşturması gerekir.

Fiziksel aktivitede amaç hücreleri daha fazla glikoz kullanmaya zorlamak ve elbette kilo vermeyi sağlamaktır. Haftada en az 5 gün, 30 dk orta düzeyde egzersiz önerilir. Bu egzersizler bisiklet sürme, koşma veya yürüyüş olabilir.

Diyet listesinde sert kabuklu meyvelerin de mutlaka yer alması gerekir. Yapılan bazı çalışmalarla kalp krizi riskinden ve kanserden koruduğu belirlenmiştir.

Diyet tedavisinde Akdeniz diyetinden yararlanılabilir. Akdeniz diyetinin temelini bol miktarda sebze-meyve bunun yanında tahıl, kurubaklagil, sert kabuklu meyveler, yüksek posa, düşük veya orta miktarda balık ve tavuk ve yine az miktarda et oluşturur. Yapılan çalışmalarda Akdeniz Diyetinin kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve tansiyondan koruduğu belirlenmiştir.

blaxy reklam görseli blaxy reklam görseli

Elazığ Fırat Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden mezun oldum. Dytim Beslenme ve Diyet Kliniği, Diyetisyen Berna Karaca Koçer Beslenme ve Diyet Kliniği gibi özel klinikler ve Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Erasmus Staj Hareketliliğim boyunca Litvanya 'nın Klaipeda şehrinde bulunan 'Klaipėdos vaikų ligoninė ' (Klaipeda Çocuk Hastanesi)' ve 'Respublikinė Klaipėdos Ligoninė ' (Klaipeda Hastanesi) gibi klinik ve hastanelerde staj yaptım.ISO22000 :2005 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO22000 :2005 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi İç Denetçi,FSSC 22000 Gıda Güvenliği Sistem Sertifikasyonu ,BRC VER -7 Gıda Güvenliği Global Standartı ve TDD Eğitimleri-Çocuk Hastalıklarında Beslenme Sempozyumu gibi sempozyum ve seminerlere katıldım.Kendimi sürekli olarak geliştirmeye ve bilgilerime yeni bilgiler eklemeye devam ediyorum.Diyarbakır Olay Gazetesi Sağlık Köşesinde haftalık yazı yazıyorum ayrıca online diyet danışmanlığı da yapmaktayım. Yerel bir internet haber sitesinde ve yine bir başka sitede de yazarlık yapmaktayım. İlgi alanlarım özel durumlarda beslenme ,hastalıkta tıbbi beslenme tedavisi, emzikli, gebelik, anne çocuk beslenmesi, sağlıklı yaşamayı hedefleyen bütün beslenme grupları. Haftasonu Fizyoterapia Sağlıklı Yaşam Merkezi ve hafta içi de Dytim Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezinde Diyetisyen olarak çalışıyorum. TRT Gap Diyarbakır Radyosuna ve TRT Kurdi Kanalında Rojbaş adlı programa düzenli aralıklarla konuk olarak bireyleri sağlıklı beslenme konusunda daha bilinçli hale getirmek için çeşitli röportajlar gerçekleştiriyorum.Şuan aktif bir şekilde Diyarbakır-Bağlar Halk Eğitim Merkezi'ne bağlı Fatih Aile Destek Merkezi ve Diyarbakır Kayapınar Belediyesi'ne bağlı Aile Eğitim ve Sosyal Hizmet Merkezi'nde beslenme danışmanlığı hizmeti vermekteyim.Bunların yanı sıra takipli online danışmanlık hizmeti de vermekteyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz